Ali ÇAKMAKCI
Gündem Maddeleri
Gündem Maddeleri
10. İndirimli Oran Teslimlerinde Sonradan Gelen Belgelerin Durumu
11. Zayi Olan Atik KDV -KDV İndirim Yasağı
12. Tasfiyesi Tamamlanan Şirketlerde Hukuki Sorumluluklar
13. Kur Farklarında KDV
14. Yatırıma Başlama Süresi Olan %10 Kaldırılmıştır
15. Yabancı Paraların Sermaye Olarak Konulmasında Kur Değerlemeleri
1-İnternet Ortamında Reklam Hizmetleri
Amaç kayıtlı ekonomiye geçişi hızlandırmak ve vergi güvenliğinin sağlanması
01.01.2019’den itibaren, internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere; ödeme yapılanın mükellef olup olmamasına bakılmaksızın
Tam veya dar mükellef gerçek kişilere yapılacak ödemelerden % 15,
Dar mükellef kurumlara yapılacak ödemelerden % 15,
Tam Mükellef Kurumlara yapılacak ödemelerden %0
oranında stopaj yapılacaktır.
Kesintiye konu hizmet sadece «internet ortamında» verilen ve «reklam» niteliği bulunan hizmetler veya bunlara ilişkin aracılık hizmetleridir. (gayrimaddi hak vs olmamalı, site alan kirası vb olmamalı)
Reklam niteliğine haiz olmayan, karşılığında nakden veya hesaben ödeme barındırmayan durumlarda bu nedenle tevkifat yapılmayacaktır.
Hizmete aracılık eden tam mükellef kurum tarafından, asıl hizmeti verene yapılan ödemeler üzerinden de vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Nihai vergilendirme olmadığından geliri elde edenin defter -beyan vs yükümlülüğü stopajdan etkilenmeyecektir.
01.01.2019’dan önce nakden veya hesaben ödeme yapılmış ise, bu hizmetlere ilişkin olarak 1/1/2019 tarihinden sonra yapılacak ödemelerden vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Vergi kesintisi yapmakla sorumlu değilseniz stopaj olmayacak.
Hizmet 2019 öncesi verilse dahi 2019 ve sonrasındaki ödemelerde ise stopaj vardır.
Dar mükellef kurumlara KVK 15 te sorumlu olanlar dışında ödeme yapılması halinde stopaj olmayacaktır.
Tam mükellef kurum yine aracı olarak tam mükellef kuruma hizmet veriyorsa %0 tevkifat var.
Stopaj, mükelleflerden gelir veya kurumlar vergisine mahsuben alınmaktadır? GVK 94, KVK 15, 30
VUK 11/7 bendi esasen BK için 07.09.2016 da getirilmiştir. Yeni bir hüküm değildir.
Hizmetinin dar mükellef kurumlardan alındığı hallerde, reklam veren kurumun mukim olduğu ülke ile yapılmış bir ÇVÖA bulunup bulunmadığına bakılmalı.
Reklam hizmetleri ticari bir faaliyettir ve ticari kazancın vergilendirme hakkı anlaşmalarda
Reklam veren dar mükellef kurumun Türkiye’de bir işyeri oluşmuşsa, elde ettiği kazancı vergileme hakkı Türkiye’ye aittir.
GİB, işyeri kavramını fiziki işyeri ile sınırlı olarak tanımlamamakta, dijital ortamları da işyeri tanımı içerisinde değerlendirmektedir.
Taslak halindeki VUK 130. Maddeye göre, internet, ekstranet, intranet ya da benzeri bir telekomünikasyon ortam veya aracının ticari, sınai veya mesleki faaliyete tahsis edilmesi veya bu faaliyetlerde kullanılması durumunda elektronik ortamda iş yeri oluşmasına yönelik düzenleme getirilmesi planlanıyordu.
Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda oluşan iş yerlerinin kapsamına ve mükellefiyetle ilgili ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin hususları belirlemeye, elektronik ortamda oluşan işyerleri vasıtasıyla mal veya hizmet temininde ya da bunların bedelinin ödenmesinde aracılık yapan kişiler ile mal veya hizmetin alıcılarını ilgili vergilerin ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutmaya ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınıyor.
Bu Anlaşmanın amaçları bakımından "işyeri" terimi, bir teşebbüsün işinin tamamen veya kısmen yürütüldüğü işe ilişkin sabit bir yer anlamına gelir.
Bir Akit Devlet teşebbüsüne ait ticari kazanç, söz konusu teşebbüs diğer Akit Devlette yer alan bir işyeri vasıtasıyla ticari faaliyette bulunmadıkça, yalnızca bu Devlette vergilendirilecektir. Eğer teşebbüs yukarıda bahsedilen şekilde ticari faaliyette bulunursa, teşebbüsün kazancı, yalnızca bu işyerine atfedilebilen miktarla sınırlı olmak üzere bu diğer Devlette vergilendirilebilir.
2-KDV Tevkifatı Tutarının Eksik Ödenmesi
Söz konusu vergi satıcı tarafından beyan edilmiş olmakla birlikte,
Hazineye ödenmeyen vergi ile buna bağlı ceza, faiz ve zamlar alıcıdan aranır.
Önceden sadece sorumlu sıfatıyla beyan edilmeyen veya eksik beyan edilen KDV tutarının satıcı tarafından beyan edilmiş olması yeterliydi.
Artık KDV’nin beyanı yeterli değil, ayrıca fiilen nakden veya mahsuben Hazineye ödenmiş olması da istenmektedir.
Satıcı tarafından Hazineye ödenen bu verginin normal vade tarihinden ödendiği tarihe kadar hesaplanan gecikme faizi alıcıdan aranacaktır.
Bu durumda, satıcı tarafından aslı fiilen ödenen kısım için sorumlu alıcı adına sadece “gecikme faizi” aranacaktır.
Uygulamada bazı özel durumlar ortaya çıkabilecektir. Satıcının mücbir sebep (VUK 111, 333) ilan edilen yerlerdeki bir mükellef olması durumunda, beyan ve ödeme süreleri alıcı için geçerli olan tarihlerin/beyan ve ödeme vadelerinin dikkate alınarak alıcı nezdinde işlem tesis edilmesi gerektiği tarafımızca düşünülmektedir.
Aksi takdirde, Hazine aleyhine haksız durumlar ortaya çıkabilecektir.
Satıcı tarafından beyan edilen ve tahakkuk eden verginin ödenmemesi veya ödenecek KDV çıkmaması nedenleriyle Hazineye ödenmeyen vergi ile buna bağlı ceza, faiz ve zamlar alıcıdan aranır.
KDVK (9/1) inci maddesi kapsamında sorumlu tayin edilenlerin, sorumlu sıfatıyla beyan edip ödemeleri gereken vergilerin beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu vergi tutarının ikmalen veya resen tarh edilerek vergi zıyaı cezası kesilmesi ve gecikme faizi hesaplanması gerekmektedir.
Sorumlu sıfatıyla beyan edilmeyen tutarın 1 No.lu KDV beyannamesinde indirim konusu yapılmamış olması bu şekilde işlem tesis edilmesine engel değildir.
Tebliğin Ⅰ/C-2.1.5 bölümünde yer alan; “Katma Değer Vergisi İade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması şartı aranmaz.” açıklamasında bir değişiklik yapılmamıştır.
Dolayısıyla, tevkifattan kaynaklanan KDV iadesinde ödenme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Tevkifat uygulamasından doğan KDV alacaklarının mükellefe iade edilebilmesi için,
Satıcının tevkifat uygulanmayan KDV tutarını 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan etmiş olması,
Alıcının da yaptığı tevkifatla ilgili 2 No.lu KDV Beyannamesini vergi dairesine vermiş olması zorunludur.
3-Kar Payı Avansı
varsa geçmiş yıllar zararlarının tamamının,
vergi, fon ve mali karşılıkların, kanunlara ve sözleşmeye göre ayrılması gereken yedek akçelerin,
varsa intifa senedi sahipleri ile sözleşmede ortaklar dışında kâra katılması öngörülen diğer kimseler için ayrılacak tutarların
oluşan ara dönem kârından indirilmesi suretiyle hesaplanacaktır.
Üst Sınır: Ödenecek kar payı avansı bu tutarın yarısını aşamayacaktır.
Kâr payı avansı, sözleşmede aksine bir hüküm yoksa dağıtım tarihleri itibarıyla ortağın sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle orantılı olacak şekilde ödenecektir.
Her ortak tarafından fiilen yapılan ödemelerin toplam sermaye ödemelerine olan oranı dikkate alınarak her ortağa kar payı dağıtılacaktır.
Ana Sözleşmede bu durumun aksi kararlaştırılabilir.
İntifa senedi sahiplerine,
Ortaklıkları nedeniyle dağıtılacak kâr payı avansı hariç olmak üzere yönetim organı üyelerine ve
Sözleşmede ortaklar dışında kâra katılması öngörülen diğer kimselere
kâr payı avansı ödenemeyecektir.
Kâr Payı Avansı Dağıtımı Hakkında Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ SPK ya tabi olmayan AŞ, LTD, Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirketler için geçerli.
Serbest yedek akçe genel kanuni yedek akçenin sermaye veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşan kısım ve Genel Kurul tarafından Kanun ve sözleşme dışı ayrılan yedeklerdir.
Avans kar payı için GK kararı, ve 3, 6, 9. ara finansal tablolarda kar elde edilmesi gerekir.
Kar Payı Avansı İçin;
Gerekli.
01.09.2018: Zararın öncelikle bir önceki yıl mali tabloda yer alan serbest yedek akçelerden (SYA) karşılanacak, aksi takdirde yönetim organı ihtarına istinaden iadesi gerekmektedir. Zarar >SYA ise Kar Payı Avansı iade olacak.
01.09.2018: Yeteri kadar serbest yedek akçe yoksa, DAĞITILAN KAR PAYI AVANSININ TAMAMI, iade edilecektir.
SYA, zarardan büyükse dağıtılan kar payı avansından mahsup edilecek ve mahsup edilemeyen kısım iade edilecektir.
İade edilecek tutar sermaye paylarına göre mi, yoksa ödenen sermaye paylarına oranla mı olacak?
Önceki yıl avans dağıtılmış ise, o yılın net karından düşülmeden yeniden kar payı avansı dağıtım kararı alınamaz.
4-Tam İstisna İşlemin Gerçekleşmesinden Sonra İşlemle İlgili Yüklenilen Kur Farkları
Kur farkına ilişkin faturanın iade işlemleri sonuçlandırıldıktan sonra gelmesi halinde, işlemle ilgili mal ve hizmet alımlarına ait kur farkı üzerinden ödenen ve yüklenilen KDV hesabına dahil edilmesi gereken KDV, indirim hesaplarına dahil edildiği vergilendirme dönemine ilişkin iade hesabında dikkate alınabilir.
5-İkinci El Taşıt Ve Taşınmaz Teslimi Özel Matrah Uygulaması
İkinci El Motorlu Kara Taşıtı Veya Taşınmaz Ticaretiyle İştigal Eden Mükelleflerce,
KDV Mükellefi Olmayanlardan (Mükellef Olanlardan İstisna Kapsamında Yapılan Alımlar Dâhil) Alınarak,
Vasfında Esaslı Değişiklik Yapılmaksızın Satılan,
İkinci El Motorlu Kara Taşıtı Veya Taşınmazların Tesliminde
matrah, alış bedeli düşüldükten sonra kalan tutardır.
Özel Matrah uygulaması için mutlaka İkinci El Motorlu Kara Taşıtı Ticareti Yönetmeliğine göre veya Taşınmaz Ticareti Yönetmeliğine göre yetki belgesi alması veya ilgili Yönetmelikliğe göre verilen süre içinde yetki belgesi almak için başvuruda bulunmak gerekir.
İkinci el kıymetlerde vasfında önemli değişiklik yapılması? durumunda uygulamaz. Aracın motoru veya çok önemli parçalarının değişmesi, binek otomobilin ticari araca dönmesi, taşınmazın bölünmesi veya birleştirilmesi, arsa da bina inşa edilmesi vb durumunda özel matrah uygulanmaz.
Zarar durumunda özel matrah uygulanmayacaktır. İstisna gibi işlem görecektir.
Bu faaliyetlerde uğraşanların istisna kapsamındaki teslimlerinde de özel matrah uygulanmayacaktır.
Özel matrah uygulanmadan sehven genel uygulama kapsamındaki teslimlerde ise fazla ve yersiz ödenen bir vergi ortaya çıkmak durumundadır.
Hazineye ödenmeden iade edilmesi mümkün olmayacaktır.
Taşınmaz için kat mülkiyetine geçmeden yapılan devirler de de ikinci el mi sayılacak?
Faaliyet konusunun tevsikinde yetki belgesi alınması yeterli midir? Ticaret Kanunu anasözleşme de hüküm olmasa da faaliyete izin vermektedir.
Motorlu kara taşıtının tanımı 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3 üncü maddesinde tanımlanan ve trafik siciline tescilli olan motosiklet, otomobil, arazi taşıtı, otobüs, kamyonet, kamyon ve lastik tekerlekli traktördür.
Alış bedeli nedir? Maliyet bedeli kullanılmadığından alıma bağlı müteferri giderler maliyete dahil edilse de, matrahtan düşülemez.
Özel matrah nedeniyle satıcıların alış bedelleri ortaya çıkmış olacaktır??
İcra ya da müzayede mahallerinde yapılan satışlarda uygulanmayacaktır. (Yetki Belgesi şartı)
Alış gider pusulasına bağlanacağından yüksek gösterilip KDV matrahına etki edilebilecektir.
Satışlarda kayıtdışılığı azaltması beklenmektedir.
6-LTD Ortakları Ne Zaman Ortaklıktan Ayrılmış Sayılacaklar?
şeklinde değiştirilmiştir.
-Devir, Ortaklar Genel Kurulu tarafından onaylanır veya onaylanmış sayılırsa (yasa da aranan sürede karar alınmazsa) öncelikle bu tarih itibariyle ,
-Böyle bir onay yoksa (zımni kabul) veya şirket sözleşmesine göre böyle bir onaya gerek yoksa bu durumda noter onaylı devir sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle,
Ortağın hukuken ortaklıktan ayrıldığı kabul edilecektir.
Ortak A, XYZ Limited Şirketinden 15.06.2019 tarihli Noter Onaylı Devir Sözleşmesi ile ayrılırsa, Ortaklar Kurulu şirkete bildirilen devri 20.07.2019 da onaylarsa, eski ortağın 20.07.2019 tarihi itibariyle ortaklık sıfatı kalkmış olur.
TTK 595. e göre üç ay içinde genel kurul reddetmediği takdirde devre onay vermiş sayılmaktadır.
Eğer, LTD Ortaklar Kurulu, 3 ay içinde devri red etmez, sessiz kalırsa, devir 3. ayın sonunda yapılmış sayılır.
Bu devir işlemi DEĞER ARTIŞ KAZANCI açısından da önem arz etmektedir. Zamanaşımı vb süreler bu tarihe göre şekillenecektir.
Bu tarihlere kadar, ortak doğmuş amme borçlarından müteselsilen sorumludur.
6183/Mük. 35. Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
TTK’nın 520 nci maddesi hükmüne göre de ortaklık payının devri; tescil ve ilan edilmese de noter tasdikli devir sözleşmesi, ortakların devir işlemine muvafakatı ve devrin pay defterine işlenmesi ile hüküm ifade etmektedir.
LTD ortaklarının kimliği ve şirketteki sermaye hisselerine ilişkin bilgiler; şirketin TSGnde ilan edilen ana sözleşmesinde, bu sözleşmede yapılan değişikliklerde, pay devrinin tescil ve ilan edilmemiş olduğu hallerde ise pay defterinde yer almaktadır.
Buna göre, ortaklık payının devri;
Şirket ortağının payını devretmesi halinde, devreden ve devralan şahıslar, şirketin devir tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş borçlarından, Kanunun 35 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca sermaye hisseleri oranında sorumlu olacaklardır.
Bunun için amme alacağının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememiş veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olması gerekmektedir.
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacaktır.
Düzenleme ile 5 seri nolu Tahsilat Genel Tebliğinde yapılan düzenlemeler değiştirilmiştir.
Bu Tebliğ de tescil ve ilan yoluna gidilmeyen ortaklık payı devirlerinde, ortaklık payının devredildiği tarih olarak noter tasdikli devir sözleşmesi tarihinin esas alınacağı, diğer taraftan, ortaklık payının noter tasdikli devir sözleşmesi ile devredilmesine rağmen devrin genel kurul tarafından reddedilmesi halinde, ortaklık payının devredilmemiş sayılacağı ve ortağın ortaklık sıfatının devam ettiğinin kabul edileceği açıklanmıştır.
Yeni düzenleme ile, Ortaklar Kurulu Karar Tarihi devir sözleşmesi tarihinin önüne geçmiştir.
Pay devir sözleşmesi tarihi ancak şirket sözleşmesinde ortaklar kurulu onayı şart koşulmadığı durumlarda geçerli olacaktır.
7-Arsa Karşılığı İnşaat İşleri
İşyeri&Konutun, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave edilir.
Müteahhit tarafından arsa sahibine maliyet bedeli esasına göre belirlenen tutarı üzerinden KDV uygulanır.
KDVK’nın 27/4 üncü fıkrasına göre, KDV uygulaması bakımından emsal bedelin tayininde genel idare giderleri ve genel giderlerden mamule düşen hissenin bedele katılması mecburi olduğundan, bu giderlerden konut veya işyerine düşen hissenin arsa karşılığı inşaat işlerine ilişkin bedele dahil edilmesi gerekmektedir.
KDVK 27/6. maddesi doğrudan emsal bedel tanımı yapmaktadır. Kanun hükmüne göre işyeri veya konutun emsal bedeli VUK 267/2. fıkrasına göre maliyet bedelidir.
GİG, GG ler KDV uygulamasında bedele dahil edilecektir.
Bu giderler dahil mi edilecek? Yoksa dahil edilip %5 veya %10 ilave mi edilecektir? Maliyet bedeli VUK ta açıktır.
Ayrıca, arsa sahibine kalacak konut veya işyerlerine ilişkin arsa payının müteahhide devri söz konusu olmadığından, arsa sahibine bırakılacak konut veya işyerlerinin maliyet bedelinin tespitinde arsa payı dikkate alınmayacaktır. 60 KDV Sirkülerinde arsa payından da fatura kesilmesi isteniyordu.
Tebliğde, arsanın KDV mükellefiyeti içinde tesliminde toptan satış, KDV mükellefiyeti gerektirmeyen teslimlerde perakende satış işlemi yapılmaktadır.
Kanunda bu durumun karşılığı bulunmamaktadır. Bize göre, fiili durum önemlidir.
Vergiyi Doğuran Olay; müteahhidin konut veya işyerini arsa sahibine tesliminde gerçekleşir?? Arsa sahibinin arsa devrini henüz yapmaması da VDO olarak işlem görmektedir.
Aynı tarihte, arsa sahibi tarafından, (iktisadi işletmeye dahilse veya mutad alım satım varsa) aynı değer üzerinden fatura düzenlemesi gerekir. Tebliğ bu şekilde.
Mal tesliminden önce fatura düzenlenmesi veya kısım kısım teslim durumunda ne olacak? KDVK 10. madde de özel bir VDO tanımlanmadı?
Fakat, trampa 2 ayrı teslim ise, arsa sahibi (iktisadi işletme) nasıl aynı maliyet bedeline istinaden fatura düzenleyecektir? Trampa, her iki taraf için de trampadır (teslimdir).
KDVK 27/6 sadece konut ve işyeri için emsal bedel tespitinde VUK 267. madde de maliyet bedeline bakılacağını ifade ediyor?
Arsa sahibinin trampa şeklindeki tesliminde Maliyet Bedeline atıf bulunmamaktadır. Arsa için piyasa değeri mi kullanılacaktır?? Bedeli bulunmayan, bilinmeyen kıymet arsadır.
Emsal bedel maddesi, arsa karşılığı inşaat işleri için Emsal Bedel belirlemesi yaptığından, arsa sahibi de dolaylı olarak tespit edilen bu değeri esas alacaktır.
Piyasa değeri yerine maliyet bedeli dikkate alınacağından sahte veya yanıltıcı belge durumlarının azalması beklenmektedir.
Arsa sahibi yabancı ise, alınan bu konut ve işyerinin teslimi ilk teslim olarak değerlendirilemez. KDVK 13/1. fıkrasındaki yabancılara konut ve işyeri satışında istisna olarak değerlendirilmez.
Kısmi trampada yani trampa edilen mala karşılık bir malla birlikte başka şeyler de alınması halinde, bunlar da vergiye tabi tutulur. GT
Arsa sahibi tarafından bir ödeme yapılması durumunda maliyet bedelinden düşülmesi mi gerekecektir?
Tarafların faturaları arasında oran nedeniyle KDV farkı çıkabilir.
Yap İşlet Devret türü yatırımlardaki görüş farklılığı?
Toptan ve perakende teslimlerde uygulama tartışmalıdır. Kanunda hüküm yoktur.
2003/6666 BKK perakende teslimden maksat “…teslimi yapılan ürünlerin aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar ile işletmelerinde kullanacak olanlar dışındakilere satılmasıdır. Ürünleri, aynen ya da işlendikten sonra satanlar ile işletmesinde kullanacak olanların gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olmamaları halinde bunlara yapılan teslimler de perakende teslim sayılır” şeklinde düzenlenmiştir.
Taşınmaz ticareti ile uğraşmayan arsa sahibi (kurumlar vergisi mükellefi) iktisadi işletmesine dahil arsasını 2 tam yıl elde tuttuktan sonra konut veya işyeri karşılığında verirse KDVK’nın 17/4r istisna maddesinden yararlanabilir mi?
GİB yararlanamaz görüşünde, trampa satış olmadığından yararlanamaz bize göre. Kanunun amacına da aykırıdır.
60 KDV Sirküleri;, bağımsız bölüm teslimi işlemi
8-Fazla Ve Yersiz Ödenen KDV
“Bu gibi sebeplerle fazla veya yersiz hesaplanan ve Hazineye ödenen vergi, Maliye Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslara göre işlemi yapan mükellefe iade edilir. Şu kadar ki, söz konusu iadenin yapılabilmesi için işlemle ilgili beyanların düzeltilmesi ve fazla veya yersiz hesaplanan verginin satıcı tarafından alıcıya geri verilmesi şarttır.”
Fazla veya yersiz hesaplanan KDV tutarı, ilgili dönem beyannamesinden tenzil edilir ve sonraki dönemler de buna göre düzeltilir.
Fazla veya yersiz olarak ödendiği iddia edilen KDV’nin, satıcı tarafından iade olarak talep edilebilmesi için,
İthalat sırasında fazla veya yersiz uygulanan vergilerin iadesi;
9-Yurtiçi İlişkili Kişi İle Yapılan İşlemlerde KDV İndirimi Hakkı Getirilmiştir
indirim hesaplarından çıkarılmasına gerek bulunmamaktadır.
Satıcı tarafından KDV ödenmedikçe alıcı bünyesinde indirim konusu yapılamayacaktır.
Satıcı KDV yi ödemezse, Alıcı bünyesinde KDV indirimleri red olacaktır.
Red olunacak KDV, satıcı tarafından ilgili vergilendirme döneminde ödenmeyen kısım kadar olacaktır.
Satıcının devreden KDV si durumunda, KDV indirimleri iptal edilecektir.
Satıcı, sonraki dönemlerde ödese dahi, KDV indirimleri mümkün değil.
Amaç mükerrer vergilendirmeyi engellemek. 60 KDV Sirküleri bu açıdan geçersiz kaldı.
Tebliğdeki Ve Kanun hükmündeki amaç mükerrer vergilendirmeyi önlemek ise, düzeltme için özel bir kanun hükmüne ihtiyaç yoktur.
Mükerrer vergilendirme zaten vergi hatası olup, düzeltilmesi gerekmektedir.
Mükerrer vergilendirme, sadece ilgili KDV vergilendirme dönemi itibariyle gerçekleşmez. Satıcının ileriki dönemlerde vergi beyanı veya ödemesi durumunda da ilkesel olarak KDV eleştirisi gelmemesi gerekir. Bu durumda, geçmişte bu eleştiriler ile karşılaşmış mükelleflerin (zamanaşımı geçmemiş ise) düzeltme talebinde bulunup, red kararına/red olmuş sayılma hali üzerine dava açmaları gerekmektedir. (Uzlaşma vs gibi durumlar hariç)
Buna karşın, Bakanlığın bu değişiklik öncesinde indirim yasağı yönündeki görüşe sahip olduğu iddia edilebilir.
Kanun hükmünün yürürlük tarihi 6/4/2018’dir.
Kanunun yürürlük tarihinden önceki işlemler ne olacak? Bize göre KDV eleştirisi getirebilmek için konunun KDVK’nda bir hükme ihtiyaç var.
Tebliğde amaç mükerrer vergilendirmeyi önlemek olarak ifade ediliyorsa, 30/d maddesi özel veya şahsi nitelikte, faaliyet konusu ile ilgili olmayan harcamaların KDV nin reddine ilişkin olduğundan, amaca aykırıdır.
Dolayısıyla, idarenin KVK için tasarlanmış hükme istinaden KDV indirimi eleştirisi bize göre hukuka aykırıdır.
Danıştay 4. Dairesinin (Esas No.: 2016/13841, Karar No.: 2017/9030, Karar tarihi: 26.12.2017) Kararında değişiklik öncesinde KDV için hüküm bulunmadığından KDV indirimlerinin reddi yorum yoluyla genişletilemez şeklinde görüşü mevcuttur.
Bazı kararlar kar payı sayılan kısım kdv ile ilişkisizdir şeklinde dir.
TF eleştirilerindeki emsal bedel ile KDVK 27. maddedeki emsal bedel aynı amaca hizmet etmemektedir.
9-İndirimli Oran Tesliminden Sonra Gelen Belgeler
İndirimli orana tabi işlemin gerçekleşmesinden sonra, işlemle ilgili olarak yapılan
Bu tür işlemler indirim hesaplarına dahil edildiği dönemler dikkate alınarak bu dönemlerdeki (sonraki indirimli oran kapsamındaki teslimlerin) yüklenimlerinde yer alarak KDV İadesine konu edileceklerdir.
Tebliğdeki ifadeye göre burada yer almamakla beraber bunlara benzer başka harcamalar da iade konusuna dahil olacaktır.
11-Zayi Olan ATİKlerin KDV İndirimleri
ATİK’in zayi olduğu veya istisna kapsamında teslim edildiği tarih itibarıyla faydalı ömrünün kalan kısmına (faydalı ömrünün işletmede kullanılmayan süresine) isabet eden yüklenilen KDV’nin ise indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Daha önce indirim konusu yapılan KDV’nin ATİK’in zayi olduğu veya istisna kapsamında teslim edildiği dönem beyannamesinde “Daha Önce İndirim Konusu Yapılan KDV’nin İlavesi” satırında beyan edilmek suretiyle indirim hesaplarından çıkarılması gerekir.
ATİK’in işletmede kullanılan süresinin tespitinde ATİK’in işletmede kullanıldığı her 12 ay ile 12 aydan kısa olan süreler bir yıl olarak kabul edilecektir.
Tebliğ ile ATİKlerin mal kavramı içinde değerlendirildiği açıklığa kavuşturuldu.
Kanun hükmü zayi malın KDV sinin indirimini konu edinirken parantez içi hükümde istisna teslimlerin ATİKlerin doğrudan istisna kapsamındaki teslimi değil, zayi olan ATİKlerin istisna kapsamında teslimini konu edindiği anlaşılmaktadır.
ATİK lere faydalı ömrü başladıktan sonra faydalı ömrünü artıran veya bu sürede faydasını artıran harcamaların ne olacağı açık değildir. ? Tebliğde ifade bulunmamaktadır.
Gayrimenkuller ve gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin amortisman sürelerini tamamlayarak itfa edilmesinden sonra, ekonomik ömrünü ve değerini arttırıcı nitelikteki bütün giderler aktifleştirilir.
Bu giderlerden iktisadi kıymetlerin ekonomik ömrünü uzatıcı nitelikte olanlar, iktisadi kıymete ait amortisman oran ve süresinde aktife alındığı tarihten itibaren itfa edilir.
İktisadi kıymetlerin değerini arttırıcı nitelikte olanlar da iktisadi kıymetin ömrünü uzatan giderler gibi iktisadi kıymet için belirlenen oran ve sürede amortismana tabi tutulacaklardır.
Zayi olan mal kullanım imkanı kalmayan mal olarak değerlendirilmektedir.
Kullanım süresi geçen veya çeşitli nedenlerle kullanılamayacak hale gelen mallar zayi olan mal olarak değerlendiriliyor.
Fire veya değeri düşen mallar (ekonomik değeri olan mallar) zayi mal değildir. KDV indirim sorunları bulunmamaktadır.
İndirilemeyen KDV, gider veya maliyet olarak dikkate alınacaktır.
12-Tasfiyesi Tamamlanan Şirketlerde Sorumluluk Uygulaması
213 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“Tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin, tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemi, müteselsilen sorumlu olmak üzere, tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılır.
Limited şirket ortakları, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olurlar. Şu kadar ki bu fıkra uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğu, tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlıdır.
Beşinci fıkra kapsamına girmeyen tüzel kişilerin tüzel kişiliklerinin veya tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin sona ermesi halinde, sona erme tarihinden önceki dönemlere ilişkin her türlü vergi tarhiyatı ve ceza kesme işlemi, müteselsilen sorumlu olmak üzere, tüzel kişiliği olanların kanuni temsilcilerinden, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler (adi ortaklıklarda ortaklardan herhangi biri) ve varsa bunların temsilcilerinden herhangi biri adına yapılır.”
VUK’un ilgili hükmüne göre
Limited şirketlerde tasfiye öncesi dönem için ortak ve kanuni temsilci arasında öncelik durumuna ilişkin hüküm bulunmuyor.
Hükümle tasfiye memurlarının da sorumluluğu ele alınıyor. Daha önce yoktu.
Kanun hükmü ile MÜTESELSİLEN SORUMLULUK uygulaması getirilmiştir.
KVK nın 17. maddesinde kurumların tasfiyesine ilişkin hüküm kurum olmayan mükellefler için de uygulanmak üzere VUKa getirilmiştir Hüküm aynıdır..
13-Kur Farkında KDV Uygulaması
KDV Genel Uygulama Tebliği’nin konuya ilişkin bölümlerinin iptaline ilişkin açılan davada, Danıştay 4. Dairesi tarafından kur farklarının KDV’ye tabi olduğunu belirten tebliğ açıklamalarının yasaya uygun olduğuna karar verilmiştir (18.05.2017 gün E:2014/4834, K:2017/4605).
İlk derece mahkemesi olarak verilen bu karar Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu'nda temyiz edilmiş ve Danıştay VDDGK 13.12.2017 gün E:2017/548, K:2017/606 sayılı kararıyla, yukarıda bahsi geçen 4. Daire kararını, kur farklarının KDV’’ye tabi tutulmasına dönük kanunda açık bir hükmün bulunmaması gerekçesiyle bozmuştu.
14-Yatırıma Başlama İçin Aranan %10 Şartı Kaldırılmıştır.
15-Yurtdışından Getirtilen Döviz Cinsi Sermaye Ödemeleri Kur Farkı Muafiyeti (VUK 280/A)
bb