T.C. D A N I Ş T A Y VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU Esas No : 2024/50 Karar No : 2025/7

(6183 sayılı Kanun, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 6736 sayılı Kanun, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, kanuni temsilci, ödeme emri, yapılandırma başvurusu, yetkisiz temsil, vekaletsiz iş görme, yeni bir hukuki durum, hisse devri, kanuni temsilcilerin sorumluluğu, kurumlar vergisi beyannamesi, kıst dönem sorumluluğu, damga vergisi, gecikme zammı)

Özet: (Dava konusu ödeme emirleri içeriği kamu alacaklarının asıl amme borçlusu şirket adına yapılan yapılandırma başvurularına konu edilen kısımları yönünden) i. Olayda davacının asıl amme borçlusu şirketteki hisselerinin devrine ilişkin hisse devir sözleşmesinin tarihi, bu devrin şirket genel kurulunca onaylandığı tarih ve davacı ile birlikte ilgili tarihe kadar şirketin kanuni temsilcisi olan şahısların temsilcilik görevinin sona ermesine ilişkin şirket genel kurulu tarafından alınan kararın tarihinin, 6102 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonraki bir tarih olduğu görüldüğünden uyuşmazlıkta 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerinin değil 6102 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerinin uygulanmasının gerektiği ii. 6102 sayılı Kanun’un 595. maddesinde, limited şirket ortaklarının esas sermaye paylarının devrinin geçerliliği için tescil ve ilan edilme şartı aranmadığından hisse devriyle ortaklıktan ayrılmanın ve buna bağlı olarak temsil yetkisinin sona ermesinin tescil ve ilanının, kurucu bir etkiye sahip olmayıp açıklayıcı mahiyette olduğu iii. Kanuni temsilciler ile ortakların sorumluluklarının sona erdiği tarihin tespitinde, kural olarak, hisse devir sözleşmesinin tarihinin esas alınmasının gerektiği iv. Yetkisiz temsilcilerin şirket adına yaptıkları işlemlere vekâletsiz iş görme hükümlerinin uygulanmasının gerektiği v. Yetkisiz temsilci tarafından asıl borçlu şirket adına yapılan vergisel nitelikteki bir işlemin şirket tarafından açık veya zımni bir şekilde uygun bulunması durumunun, yapılandırma başvurusu kapsamında oluşturulan ödeme tablosu uyarınca şirket tarafından ödeme yapılmış olması, yapılandırma başvurusu kapsamında yargı mercilerince karar verilmesine yer olmadığına yönelik verilen kararların şirkete tebliğ edilmesine rağmen kanun yollarına başvurulmaksızın kesinleşmesi gibi hallerde ortaya çıkabileceği, vi. Davacı dışında diğer yetkisiz temsilcilerce şirket adına yapılan yapılandırma başvurusu şirket tarafından ilgili kararlara karşı kanun yollarına başvurulmayarak zımnen onandığından bu başvuruların şirket açısından hukuken geçerli bir yapılandırma başvurusu olarak kabul edilmesinin gerektiği vii. Yapılandırma başvurularını yapan kişilerin, bir dönem kanuni temsilci olduklarını gösteren şirkete ait eski bir tarihli imza sirkülerini yapılandırma dilekçeleriyle birlikte vergi dairesine ibraz ettiği ve bu kişilerin yetkilerinin sona erdiği hususunun yapılandırma başvurularının yapıldığı tarihte tescil ve ilan edilmediği birlikte dikkate alındığında, vergi dairesince bu kişilerin şirketi temsile yetkili olmadıklarının bilindiğinden veya bilinmesi gerektiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle yetkisiz temsilciler tarafından yapılan yapılandırma başvurularının vergi dairesi bakımından da sonuç doğuracağı viii. Olayda, asıl borçlu şirket adına yapılan yapılandırma başvuruları üzerine şirketin vergi borçlarının 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılması ile yeni bir hukuki durumun ortaya çıktığı dolayısıyla yapılandırmalar sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının yapılandırılan borçlar nedeniyle sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı, yapılandırmaların, ihlal edilmeleri nedeniyle iptal edilmiş olmaları da belirtilen duruma ilişkin olarak herhangi bir değişikliğe yol açmayacağı (Dava konusu ödeme emirleri içeriği kamu alacaklarının 6736 sayılı Kanun ile yapılandırmaya konu edilmeyen kısımları (ilgili beyannameler üzerine tahakkuk eden vergiler ile hesaplanan gecikme zamları) yönünden) ix. Ortaklar genel kurulu kararı ile pay devrine onay verilmesi halinde pay devrine ilişkin sözleşmenin yapıldığı tarih itibarıyla pay devrinin hüküm ve sonuçlarını doğuracağı, yalnızca pay devrine ilişkin sözleşmenin yapılması ile payın ve ortaklık sıfatının geçmesi sonucunun doğmayacağı, pay devrine ilişkin sözleşmeye ortakların onay vermesiyle payın devri için öngörülen aşama tamamlanacak olup devir sözleşmesinin yapıldığı tarihten itibaren payı devreden kimsenin ortaklık sıfatını kaybedeceği, ayrıca gerçek kişi olan ortağın payını devrettiği tarih itibarıyla müdürlük sıfatının da sona ereceği x. Hisse devriyle ortaklıktan ayrılmanın ve buna bağlı olarak temsil yetkisinin sona ermesinin tescil ve ilânının, kurucu bir etkiye sahip olmayıp açıklayıcı mahiyette olduğu, xi. Bir ortağın şirketten ayrılmasının ve buna bağlı olarak temsil yetkisinin sona ermesinin hukuken kesinleşmesi halinde ayrılan ortağın ve kanuni temsilcinin şirketin bu tarihten sonraki dönemlere ait kamu borçlarından sorumluluğunun sona ereceği,

xii. Dava konusu ödeme emirlerinin ilgili kısımlarının davacının kanuni temsilcilik sıfatının sona erdiği tarihten sonra şirket adına verilen beyannameler üzerine tarh ve tahakkuk eden kurumlar vergisi ve damga vergilerinin vadesinde ödenmemesinden ve tahakkuk eden geçici vergilerin vadelerinde ödenmemesi üzerine vade tarihinden itibaren hesaplanan gecikme zamlarının ödenmemesinden kaynaklandığı, xiii. Beyan üzerine şirket adına tarh edilen vergilerin tahakkuk ettiği tarihte ve bu vergilerin vade tarihlerinde, davacının asıl amme borçlusu şirketin kanuni temsilcisi olmadığı, dolayısıyla şirkete ait vergi ödevinin yerine getirilmemesinin davacının eyleminden kaynaklanmadığı, bu durumda, davacının 213 sayılı Kanun'un 10. maddesinden hareketle şirketin üzerine düşen ödevleri yerine getirmediğinden bahsedilemeyeceği....

WeCreativez WhatsApp Support
ADEN YMM