AİHM idari süreç ceza davasıyla doğrudan bağlantılı olduğundan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) 6/2. maddesinin uygulanabilir olduğuna hükmetmiştir. AİHM’e göre, ceza yargısında kişinin beraat etmesi veya ceza yargılamasının düşmesi halinde, masumiyet karinesi şunu gerektirmektedir:
-Kişinin ceza mahkumiyetinin bulunmaması gerçeğine, niteliği ne olursa olsun, diğer tüm işlemlerde saygı gösterilmelidir,
-Beraat kararının hüküm kısmı, ilgili kişinin cezai sorumluluğuna doğrudan veya dolaylı olarak atıfta bulunan her makam tarafından dikkate alınmalıdır.
AİHM’e göre, temyiz mahkemesinin mükellefin sahte belgeleri yasal defterlerine kaydettiği yönündeki değerlendirmesi, ona fiilen cezai sorumluluk atfı anlamına gelmekte ve aynı fiillere ilişkin geçerli bir beraat kararını göz ardı etmektedir. Bu nedenle, başvurucunun masumiyet karinesine saygı gösterilmeyerek AİHS (md. 6/2) ihlal edilmiştir kararına varmıştır.
Bu nedenle, iç hukukta buna müsade edilmese dahi iç hukuk yolları tüketildikten sonra mükelleflerin AİHM e başvuru yapması büyük önem arz etmektedir. Elbette bu kararın aksi yönde olgular da ortaya çıkabilir. Şu kadar ki vergi mahkemesi davayı kabul ederken, Yargıtay cezayı onayabilmektedir. Bu nedenle, mahkemelerin masumiyetin korunması yönündeki evrensel hukuk kurallarına uygun hareket etmesi oldukça önem arz etmektedir.
